11 Ağustos 2010 Çarşamba

Ne de Güzeldir Yaz Aşkları

Yaz günlerinin belki de en çekici yanı belirli bir yaşa kadar tecrübe edebildiğiniz, sizi bir süreliğine de olsa dünyanın en mutlu insanı kılan Yaz aşkları...

Gençliğin o heyecan verici doğası ve dizginlenemeyen keşif duygusu bazenleri benim de aklımı başımdan almıştır. Yepyeni bir insanla geçireceğiniz belki bir hafta, belki bir ay öyle güzel, öyle muhteşemdir ki, yıllar sonra aklınıza aynı bu şekilde kazınır. Anmadan, yazmadan edemezsiniz.

Hatırlıyorum da, daha yüzümde sivilceler yeni belirmişken, hani o ergenliğin korkutucu, travmatik ve bir yandan da hoş duygular uyandıran o talihsiz döneminde yaşadığım ilk yaz aşkını. İsmin belki çok da önemi yok. Ben onu denizden çıktığında bile düzelmeyen kıvırcık siyah saçlarıyla hatırlıyorum. Gülerken gerçekten de gözlerinin içi gülerdi ve o yaşta bana o koca siyah gözleriyle bayılacakmış gibi bakan birinin samimi olduğundan hiç şüphe duymazdım. Çünkü hepimiz tecrübesizdik. Aksi bir düşünce aklımızdan bile geçmezdi. Heyecandan ne yapacağımızı şaşırdığımız anlarda karşılıklı kahkahalar attığımız da olurdu. Gündüzleri saatlerce denize girer. Akşamları bisiklete biner yükseklere çıkıp beraberce denizi seyrederdik. Ömrümün en güzel, en unutulmaz öpücüğünü de ondan aldım, bir gece babam annemle tartışıp kapıyı çerçeveyi indirip gittiğinde de teselliyi onda buldum.

Sonra ne çok şeyler yaşadım. Ne de çoktular... Her sene sahicilik yitti, her sene sanki oyunculuk kabiliyetlerimiz gelişti. Şimdi büyüyen yaşımla Tanrı'nın yazın tatil yapabilme kudretine sahip biz gençlere ihsan ettiği o güzel duygudan da yoksun kalıyorum sanki.

Tatilden geldiğimde ne çok mutlu olduğumdan bahsedeceğim diye kendime söz vermiştim. Fakat kendimi nostalji yapmaktan alamadım. Kim bilir belki aşktan bahsetmek bana şehvetten bahsetmekten daha önemli görünmüştür. Ne de olsa arzularımız dimdik ayakta. Geçen zaman ise hatıralarımızdan bile yitiyor.